Tanık beyanları, takdiri delil mahiyetindedir. Bu sebeple tanık beyanları hâkim için bağlayıcı nitelikte değildir. Hâkim, tanık beyanının doğru olmadığını dosyadaki deliller ve emareler ile tespit ederse tanık beyanlarının aksi yönünde de hüküm tesis edebilir. Ancak bu halde hâkimin tanık beyanlarına niçin itibar etmediğini gerekçeleriyle birlikte ortaya koyması gerekmektedir.
Tanığın taraflardan birinin yakını olması, tek başına beyanına itibar edilmemesini gerektirmez; ancak bu durumda her olayın ayrı değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir. Yargıtay uygulamasında yakın akrabalığın tek başına tanık beyanına itibar edilmemesine gerekçesi olamayacağı, aksi ispat edilene kadar asıl olanın tanığın doğruyu söylediği kabul edilmektedir. (YHGK, 03.10.2019, 2019/2-32 E., 2019/993 K.; YHGK, 26.04.2023, 2022/9-856 E., 2023/363 K.)
Tanık, kural olarak yargılamayı yürüten mahkemece dinlenir. Hasta veya engelli olması sebebiyle duruşmaya gelemeyen tanık bulunduğu yere gidilmek suretiyle dinlenir. Mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan tanığın dinlenmesi için mahal mahkemesinden istinabe talebinde bulunulur. Uygulamada mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıklar, bulundukları yer mahkemesine talimat yazılmak suretiyle dinlenilmektedirler. Tanığın talimatla dinlenmesi halinde yargılamanın taraflarının talebi var ise tanığın dinleneceği yer, gün ve saat taraflara davetiye ile bildirilir (HMK m.259). Ayrıca HMK’nın 149/2. maddesi gereğince mahkeme kendiliğinden ya da talep üzerine tanığı ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile bulunduğu yerden dinleyebilir. Mahkemece gerekli görülen hallerde tanığın beyanlarını olayın meydana geldiği ya da şeyin olduğu yerde alabilir. (HMK m.259/2).
Duruşma salonunda hazır olan tanıktan dinlenmeden önce “adı, soyadı, doğum tarihi, mesleği, adresi, taraflarla akrabalığının veya başka bir yakınlığının bulunup bulunmadığı, tanıklığına duyulacak güveni etkileyebilecek bir durumu olup olmadığı sorulup” beyanlar tutanağa geçirilir (HMK m.254). Kişisel nedenlerle tanıklıktan çekinme hakkı bulunan tanıklara dinlenilmelerinden önce çekinme hakkının hatırlatılması gerekmektedir.
Tanığa dinlenmeden önce; “gerçeği söylemesinin önemi, gerçeği söylememesi hâlinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı, doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği, duruşmada mahkeme başkanı veya hâkimin açık izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceği ve gerekirse diğer tanıklarla yüzleştirilebileceği” anlatılır (HMK m.256).
Tanığın kimlik tespiti ve HMK’nın 256. maddesindeki uyarılar yapıldıktan sonra hâkim dâhil herkes ayağa kalkar ve hâkim tarafından tanığa “Tanık sıfatıyla sorulacak sorulara vereceğiniz cevapların gerçeğe aykırı olmayacağına ve bilginizden hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyor musunuz?” diye sorulur.
Tanık da cevaben, “Sorulacak sorulara, hiçbir şey saklamadan doğru cevap vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum.” demekle yemin eda edilmiş olur (HMK m.258). Dinlendiği sırada on beş yaşını doldurmamış olanlar ve yeminin niteliğini ve önemini kavrayamayacak derecede ayırt etme gücüne sahip olmayanlar yeminsiz dinlenir (HMK m.257).
Kanuni bir sebep olmadan yeminden çekinen tanığın Beş yüz Türk Lirasından Beş bin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına ve bu yüzden doğan giderleri ödemesine hükmedilerek, yeniden dinlenilmek üzere yargılama başka güne bırakılır. Tanık yemin etmemekte direnirse o mahkemece iki haftayı geçmemek üzere disiplin hapsine mahkûm edilir.(HMK m.253)
Hâkim tanığa yemin verdirdikten sonra tanıklık yapacağı olayla ilgili bilgi verir ve bildiklerini anlatmasını ister. Tanık, sözü kesilmeksizin bildiklerini sözlü olarak açıklar. Dinlenme esnasında kural olarak tanığın yazılı notlar kullanması yasaktır. Ancak tanık bazı hususları açıklamak, bazı rakamlar ve tarihleri hatırlamak üzere yazılı notlarına bakmak zorunda olduğunu beyan ederse hâkim bu konuda tanığa izin verebileceği gibi belirleyeceği duruşmada tanığın tekrar dinlenmesine karar verebilir (HMK m.261).
Tanıklar birbirinden ayrı şekilde dinlenir ve bir tanığın beyanı alınırken henüz dinlenmemiş olan tanıklar duruşma salonunun dışında bekletilir. Tanık beyanları arasında çelişki hâsıl olduğunda mahkemece tanıkların yüzleştirilmesine karar verilebilir.
Tanık, olayla ilgili bildiklerini aktardıktan sonra hâkim tarafından tanığa beyan ettiği hususların açıklanması veya eksikliklerin tamamlanması amacıyla soru yöneltilebilir. Ticaret mahkemesi gibi toplu mahkemelerde mahkeme başkanı, üyelere tanığa doğrudan soru sorma iznini verir ( HMK m.261).Tanığın beyanları duruşma zaptına yazılarak kendisine okunur ve zaptın altına tanığın imzası alınır.
Tanık beyanda bulunurken tarafların tanığın sözünü kesmeleri, tanığa söz ya da fiilleriyle övgüde bulunmaları ya da tanığa hakaret etmeleri yasaktır. Bu yasağa taraf vekilleri uymaz ise haklarında HMK’nın 79/1. maddesi, davanın tarafları uymaz ise HMK’nın 79/2. maddesi uyarınca işlem yapılır. Aynı zamanda HMK’nın 151. maddesi uyarınca işlem yapılması da mümkündür (HMK m.262).
Kendisini Türkçe ifade edemeyen tanığın beyanları tercüman aracılığıyla alınır. Sağır ve dilsiz, aynı zamanda okuma yazması olmayan tanıkların beyanları işaret dilinden anlayan bilirkişiler aracılığıyla alınır. Şayet sağır ve dilsiz tanık okuma ve yazma biliyor ise sorular kendisine yazılı olarak bildirilir ve soruların cevapları yazdırılmak suretiyle tanığın beyanı alınmış olur. (HMK m.263)
Hâkim, tanığın beyanlarında doğruyu söylemediğini ya da menfaat karşılığında tanıklık ettiğini tespit ederse durumu bir tutanağa bağlar ve bu tutanağı soruşturma yapılmak üzere derhal Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. Gerekli görülen hallerde hâkim tanığın tutuklanmasına da karar verebilir (HMK m.264).